Ölmek İsteyen Genç
Türkçe ile ilgili sorunlarım var. Yazamıyorum, okuyamıyorum. Mesela bizim edebiyat hocası arada bir şeyler okutturuyor sınıfa "Gönüllü var mı diye soruyor?", gönüllü olmak istesem de okuyamadığımdan diyemiyorum "Ben." diye. Bu sırf edebiyat için geçerli değil bu arada; öbür dersler, hatta öbür diller için bile geçerli. Okuyamamak benim için evrensel sanırım. Ama yazmak... Yazmak İngilizce'de benim için çok kolay. Kaç yarışmaya girdim şu zamana kadar ben bile bilmiyorum. Türkçe, edebiyata gelecek olursak... 0. 0 çünkü ben yazamıyorum. 0 çünkü ben okuyamıyorum. 0 çünkü benden daha iyileri var. Benim bu korkum var işte: en iyisi olamama korkusu. Eğer ki en iyisi ben değilsem, o zaman ne işime yarar ki denemek?
Hocalarımız bizi sürekli yazmaya, çizmeye, sanata zorluyorlar. Lakin eğer ki ben yeteneksizsem neden deneyeyim ki? Şiire yeteneğim yoksa misal, neden insanların gözlerini kanatayım yazdığım korkunç şiirlerle? Tabii, bazıları bunu göz ardı ederek yine yazdıklarını okutturmuyorlar mı sizce? Okutturuyorlar, okutturuyorlar ve o gerekli geri bildirimi alıyorlar. Ama ben... ben yapamam. Ben yeteneksizim, veya acaba bu bana böyle mi aşılandı?
Daha geçenlerde edebiyat hocamla konuşuyorduk, kendileriyle biraz aramız kötü şu aralar ama ondan önce işte. Bu hocama "Hocam benden önce gelen ablaların hepsi benden daha yetenekliydi. Mesela ____ Abla." gibi bir şey dedim. Hoca da bunun üzerine nasıl melankolik yazdığını falan söyledi ablanın. Sanki ben daha farklı bir şey yazıyorum. Yani bir düşünelim tartışalım, ölmek isteyen biri ne kadar mutlu yazabilir ki düşüncelerini? Ölmek istediğini haykıran biri ne kadar zorlayabilir kendini, ne kadar sağabilir kendini mutlu yazılar için? Ben buyum işte. Ben ölmek isteyen bir gencim.
Comments
Post a Comment