Gece Bir Konuşmaları (PBŞ15)
Geçenlerde demiştim ya ablaların bloglarını okuyorum diye, yine okuyordum gecenin birinde. Üç sene önce yazmış olduğu bir şey bu kadar güzelse kim bilir nasıl yazıyorlardır şu anda? Gerçekten yetenek bu yani. Neyse işte, önemli kısım o değil. Başka bir şey konuşmak için buradayım. Okurken geçmiştekileri de okuyoruz sonuç olarak. İlk bloglarına kadar gittim. İki ablanın blogunu biliyorum, ikisi de İngilizce başlamış yazım hayatına. Yani, en azından bloglarındaki yazım hayatları. Belki fark etmemişsiniz diye söyleyeyim, ben de bu blogdaki yazım hayatıma İngilizce başladım. Hatta normalde burası yazılımla falan ilgili olacaktı da, bir anda yön değiştirdi nedense. Kıskandığımdan mıdır bu ablaları nedir emin olamadım. Kıskanmak yanlış kelime aslında. Özenmek. Özenmekten bunların hepsi. Bazı yerlerde iyi bir şey bu özenmek, bazı yerlerde kötü. Mesela burada iyi bir şey bu özenmek denilen illet. Kendim hakkında bilgi sahibi olmama yardımcı oldu.
İngilizce yazmanın tam olarak ne önemi var algılayamadım. Acaba ego tatmini için mi İngilizce başladık? Hani şey diyebilmek için mi acaba "Ben İngilizce yazabiliyorum, hah ağlayın." gibisinden? O ablaları bilmiyorum ama bana göre kendimi İngilizce'de daha iyi anlatabiliyorum, ondan dolayı. En azından son zamanlara kadar. Nedensizce son zamanlarda cidden becerebilmeye başladım bu işi. Ama bu hala kendime olan ön yargımı kırmama yetmez. 11'de falan anca fakat o zaman da kendi dönemim var ortada, yine benden daha güzel yazanlar var falan. Bitmez yani bu olay ben buralardan gidene kadar.
Biraz daha yazılımda geliştiğimde kendi sitemi tasarlayacağım. Hem yazılımı hem tasarımı bana ait olacak. Ama biraz zaman alır sanırım bu. Yetişirse onuncu sınıfta bunu yapacağım. Alan adı falan almak sıkıntı ama bakacağız artık. Hiç olmadı o ablalardan falan yardım alırım. Bilmiyorum o kadarını artık. Bunlar sonraya kalan şeyler. Öyle işte.
İngilizcem iyi olmasa bu işlere hiç bulaşmazdım. Sonuçta bunların çoğu ileride yurt dışında okuyabilmek için. Ama şu anda da Amerika vize vermiyor. Kahretsin, nasıl bir zamanda doğdum ben. Neyse, yurt dışına çıkıp okumak ve bu Allah’ın belası Türkiye’den kaçmak bile işime yarar. Bu arada bu yazıyı okuyacaklar için söyleyeyim, hayır, nefret etmiyorum ülkemden. Ancak içinde bulunduğu durumdan kaynaklı olarak burada yaşanmaz. Şimdi gelip bana nefret kusabilirsiniz “Sen niye değiştirmiyorsun, gidip ellere kaçıyorsun?” diye. Şöyleki efendim, bu tek başıma olacak bir şey değil. Tüm Türkiye birleşmeliyiz ki bunu becerebilelim. Bir de iktidar meseleleri var. Ama onlara girersek zaten çıkamayız. Anlayacağınız, bizim Türkiye’yi değiştirmemiz zor. Benim Amerika gitmem bile daha yüksek ihtimalli. Bundan dolayı ülkemden “kaçıyorum”.
Comments
Post a Comment